26 Ağustos 2014 Salı

sokakta düşkün biri

Ben bir kaçağım.
Kaçıyorum!
Senden,ondan ve benden.
Kaçıyorum!
Kendimden.
Eli bıçaklı bir seri katil koşuyor kalbime.
Ve kaçıyorum.
Soğuk bir mağaranın en ücra köşelerinde donakalarak uyuyorum sabah beni ölü buluyorlar.
Katilim den kaçarken katilim oluyorum.
Oysa katilim sen olursun sanıyordum.
Ben bir maktülüm.
İnanır mısınız yaşıyorum.
Ve çamurlu bir dünyanın yasını tutuyorum.
Yaşlarımı biriktiriyorum.
Kovalarca biriktiriyorum.
O kova dolusu ile kirlenmiş kalpleri yıkıyorum.
Onlar da beni yıkıyor.
Hiç acımadan yıkıyorlar.
Yerle bir oluyorum saniyede.
Temellerim kalıyor.
Ellerim ve kalbim kalıyor.
Çareyi ellerim de buluyorum.
Deva mı elini tutmak da buluyorum.
Ama bir yandan cefa mı ellerinde buluyorum.
Koca büyük parmaklar.
Parmak araların da tarihin en büyük şifası gizli.
Bir o kadar da avuç içlerin kederli bir hastalık başlangıcı.
Dünyalar içinde büyüyorum.
Siyah bir gökyüzü ortak oluyor derdime,saf zamanlar
Zamanı kuruyan ağaçlardan çalıyorum
Çalmak..
Ne müthiş bir fiil.
İnsana tiksinti veren
Umursamamak.
Ne büyük bir eylem.
Beyaz soğuk şaraplar,sıcak kırmızı şaraplar
Bazı anlamlar şeyler...
Silik düşler
Dün gibi hatırlanan suratlar
Sigara dumanları
Ve hala kaçışlar var.
Kaçmak!
Yenilgi mi?
Başlangıç mı?
Kaçmak mı anlamlıdır?
Kalıp bin parçaya bölünmek mi?
Yalnız ölmek mi ağır bir bedeldir
Yalnız yaşamak mı?
Sessiz sessiz solup gitmek
Karanlıkta kaybolup gitmek
Hangisi daha cazip?
Mor menekşeler ve geniş yapraklı ağaçlar
Ben bir bitkiyim.
Bir kadının en özensiz bitkisi.
Yaz-kış soluk ve çürük.
Hiç sulanmayan.
Rengarenk çiçekler arasında devamlı düşünen o soluk bitki.
Yeşilim sararmış
Suyum kurumuş
Hayatım bir balkon köşesinde.
Peki yalnız ölmeyeceğim değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder